II.
RUSA ZAMANI
Van’da
Toprakkale’de;
kuzeybatı İran’da Bastam’da; Van’ın kuzey kıyısındaki Adilcevaz
Kalesi’nde ve Van yakınlarındaki Ayanıs Kalesi’nde yapılan
arkeolojik kazılar, Argişti oğlu Rusa’nın (II. Rusa) M.Ö. 685 yılında
Urartu tahtına geçtiğini göstermektedir. Bu dönemde Kimmerler ile Urartular
arasında kurulan iyi ilişkiler nedeniyle Asurlular, Urartulara karşı zorunlu
olarak barışçı bir siyaset izlemişlerdir. İşte bu nedenle Urartu Devleti
toparlanma fırsatı bulmuş, ve II. Rusa zamanında kısa da olsa parlak bir dönem
yaşamıştır. Bu dönemin en dikkat çekici özelliği, ülkenin merkezi ile
kuzey ve kuzeydoğu sınırlarına, savunma gücünü arttırmak için pek çok
kale-kent kurulmasıdır. Bunların en önemlileri, II. Rusa’nın kendi adını
verdiği Rusahinili (Toprakkale) kenti ile Teişebani (Karmir-Blur)
kentidir.
Toprakkale, yabancı pek çok bilimadamının ilgisini çekmiş, 1879 yılından başlayarak 1912 yılına kadar kazılmış ve araştırılmıştır. Tahmin edileceği gibi, ortaya çıkarılan çok sayıdaki değerli buluntu, şimdi batılı ülkelerin müzelerinde ya da kolleksiyoncuların elinde bulunmaktadır. Türk bilim adamlarının kazıları ise, 1959-1961 yılları arasında yapılmış olan, Afif Erzen ile Emin Bilgiç’e ait olanlardır. Afif Erzen bu kazılara 1976-1977 yıllarında tek başına devam etmiştir. Toprakkale kenti, tapınak, sarnıç ve depolarıyla Tanrı Khaldi (Haldi) adına kurulmuş dinsel bir merkezdir. Kimi araştırmacılar, bu kentin Tuşpa (Van)’nın yerine kurulmuş yeni bir başkent olduğunu söylemektelerse de bu görüşe kimi araştırmacılar karşı çıkmaktadır.
Rusahinili dışında, stratejik önem taşıyan diğer
kentlere bakacak olursak, biraz daha kuzeyde, gölün doğu kıyısı üzerinde Eiduru
(Süphan) Dağı eteklerinde yine kendi adını taşıyan Rusahinili
(Ayanıs, Ağartı) Kalesi, gölün batı kıyısında Ziuquni Ülkesi’nde Tanrı Haldi adına kurulmuş olan Adilcevaz, İran
Azerbaycan’ında Rusa-i Uru Tur
(Bastam) ve Aras’ın kuzeyindeki
Aza Ülkesi’nde, adını Fırtına
Tanrısı Teişeba’dan alan Teişebai Uru (Karmir Blur ya da Kızıltepe)’dur.
II. Rusa ve dönemi
ile ilgili bilgilerimiz, Prof. Dr. Altan Çilingiroğlu’nun 1989 yılından bu
yana Ayanıs’ta yapmakta olduğu
kazılar sonucu artmıştır. Yukarıda sözünü ettiğimiz gibi neredeyse
yolun sonuna gelmiş olan Urartu Devleti, kısa bir süre için de olsa yeniden
güçlenmiş, boşalan devlet hazinesi dolmuş ve ülkeye gözle görülür bir
refah gelmiştir. Prof. Çilingiroğlu, II. Rusa’nın iktidarında yaşanan bu
döneme ‘Urartu Rönesansı’ adını vermektedir. Yapılan kazılar, II.
Rusa’nın diğer krallardan farklı olan yönlerini de ortaya çıkarmıştır.
Büyük bir incelikle yapılan Urartu taş kaplarına yalnızca bu kral zamanında
rastlıyoruz. Ayrıca inşa ettirdiği güçlü kaleler ve kamu binaları, II.
Rusa’nın imar ve şehir düzenlemesine ne kadar önem verdiğini göstermektedir.
Rusa’nın yazlık sarayı olarak kullandığı Ayanıs
Kalesi’nde çok
sayıda çanak-çömlek ile tunç, demir
ve altından yapılmış eserler bulunmuştur. Ayanıs Kalesi, günümüze
en sağlam şekilde ulaşan Urartu kalelerinden biridir. Van’ın 35 km.
kuzeyinde, Van Gölü kıyısında yeralan Ayanıs Kalesi, aynı zamanda
Urartu sanatının II. Rusa döneminde vardığı noktanın kanıtıdır. Tüm
Urartu kalelerinde olduğu gibi, Ayanıs Kalesi kazılarında da Urartu
çanak çömleği ile ilgili çok güzel örnekler ele geçmiştir. Günlük
kullanım için üretilen kahverengi, kum katkılı ve daha kaba çanak çömleklerin
yanısıra kırmızı perdahlı Urartu keramiği olarak adlandırılan birçok
örneğe bu kaledeki kazılarda rastlanmıştır. Kilin hazırlanışından
astarlanma, perdahlama ve pişirilmeye kadar çok özel işçilik gösteren bu
kaplar, ince Urartu çanak çömlekçiliğnin güzel örnekleridir. Şimdiye
kadar hiçbir Urartu kalesinde bulunmayan volkanik taşlardan yapılmış
bezemeli taş kaplarda II. Rusa döneminin ruhunu yansıtan ince sanat ürünleridir.
Ayanıs Kalesi içerisinde ortaya çıkarılan yapıların bodrum katlarının,
yükseklikleri 2 metreye ulaşan küpler ile dolu olduğu görülmüştür. Bu
da kalenin, bu bölgenin vergilerini toplayan idari merkez olabileceğini göstermektedir.
Rusahinili ise dış-kenttir. Kalenin anıtsal kapısının hemen önünde bulunan çiviyazılı yazıt, kalenin II. Rusa tarafından inşa ettirildiğini ve adının ‘Eiduru (Süphan) Dağı önündeki Rusahinili’ olduğunu göstermiştir. Bu kentin Anadolu, Kuzey Suriye ve Asur’dan getirilen esirler tarafından kurulduğu ve daha sonra bu esirlerin şehre yerleştirildiği söylenmektedir. II. Rusa, Van’daki Toprakkale’de yaptırdığı ve kral kent olarak tanımladığı kaleye ise, Rusahinili adlı kentlerin karıştırılmaması amacıyla olsa gerek, ‘Kılbani (Erek) Dağı önündeki Rusahinili’ adını vermiştir.
II. Rusa’nın tahta geçmesiyle birlikte, devlet bürokrasisinde de önemli değişiklikler yapıldığını bize kaynaklık eden çivi yazılı taş ve kil tabletlerden anlıyoruz. Van kentinin içinde ve yakın çevresinde sistematik olarak inşa edilen bir çok kale ve bu kalelerde bulunan (depo amaçlı) dev küpler ve belgeler incelendiğinde, II. Rusa’nın Urartu Krallığı içinde uyguladığı bu yeni siyasi yapılaşmanın başarılı olduğunu görmekteyiz. Şimdiye kadar yapılan kazılarda, Urartulara ait 22 adet kil tablet bulunmuş olup, bunların tamamına yakını II. Rusa dönemine aittir. Yine bu tabletlerden öğrendiğimize göre, II. Rusa, Urartu panteonuna Eudiri (Süphan) Dağı’nı bir tanrı olarak ekletmiştir.